Tarım 4.0 Politikaları Uygulama ve Araştırma Merkezi

  • Eyüpsultan Belediyesi

Ekim Bülteni

Projede bugüne kadar neler yapıldı?

Paydaş Bilgilendirme Toplantısı 

            18 Ekim 2022 tarihinde gerçekleştirilen Paydaş Grup toplantısına birçok farklı alandan katılımcılar katkıda bulundu. Öncelikli olarak Tarım 4.0 Politikaları Uygulama ve Araştırma Merkezi tarafından yürütülen eylemler ve eylem planları aktarıldı. Akabinde bu eylemler için fikir alış verişi gerçekleştirildi. Permakültür eğitimleri ve içerikleri hakkında görüşüldü. İlerleyen zamanda bu eylem planlarının nasıl organize edileceğine ve nasıl olgunlaşacağına dair notlar toplandı. Farklı gruplar arası iletişim ağı kuruldu. Bölgede üretilen ürünlerin, tüketici ile buluşturulacağı hem teorik hem pratik konular konuşuldu. Proje kapsamında geliştirilecek olan uygulama için tekrar bir araya gelinmesi konusunda uzlaşıldı.

Bundan Sonra?

            Girişimcilik eğitimleri için programların ve müfredatın hazırlanması ile birlikte hibrit bir sistem ile bu eğitimlerin başlanması ilk plan. Diğer taraftan Kentsel Tarım ve Permakültür eğitimleri tüm hızı ile devam ediyor. Katılımcıların yoğun ilgi gösterdiği bu eğitimler, projenin sonraki aşamasındaki çiftçi bilgilendirme seminerleri ve girişimcilik eğitimleri için de cesaretlendirici bir rol oynadı.

Veri Temelli Tarım Yaklaşımı 

            Bitki bilimleri alanı ya da ziraat mühendislerinin oldukça ilgili olduğu ve güncel teknolojik gelişmeler ile büyük veri setlerinin değerlendirilmesi hem daha pratik hem de kolay toplanabilen bir havuz haline geldi. Yakın zamanda bu ilgi artık bir uzmanlık alanı haline gelmeye başladı. Bu alan ile ilgili temel soru işaretleri var. Burada mahsul seçimine yönelik güncel yaklaşımların neler olduğunu bilmek oldukça kritik bir önem taşıyor. Bunun için birkaç soru cevap ile tartışmalara göz atalım. 

1.     Mahsul seçimine şu anda nasıl yaklaşılıyor? 

2.     Mevcut durum özelliklerin optimal seçimi açısından mı yaklaşılmaktadır? 

3.     Üzerinde çalışmayı zorlaştıran darboğazlar nelerdir? 

4.     Şu anda ürün seçimine nasıl yaklaşılıyor? 

            Bu bültende ve gelecek bültenlerde bu sorulara yanıt aranabilir. Öncelikle tarımsal üretimdeki hedefler hakkında ne kadar bilindiğine, o üretim aşamaları ve politikaları için şu anda ne kadar finansmanın mevcut olduğuna, üretimi niye yaptığına ve ne olduğuna vb. bağlı olarak şu anda birçok farklı yaklaşım var. Bunlar yalnızca görünür özellikler kullanılarak yapılabilir ya da ölçülebilir. Artık genetik, mahsul seçiminde büyük bir rol oynamaktadır ve genetik teknikler kullanılarak üretilen çok büyük miktarda veri nedeniyle, şu anda kullanılan ve geliştirilen birçok otomatik veri analizi tekniği de bulunmaktadır. Hali hazırda bu durumda ürünlerin özelliklerinin optimal seçimi açısından mı gerçekleştiriliyor? Muhtemelen şu anda en son teknoloji ürünü şeyler genetik seleksiyonla ilgili olacaktır, Ancak drone görüntüleri ve AI (yapay zeka) aracılığıyla bir tarladaki tüm bitkiler için özellikleri aynı anda ölçmek de son zamanlarda çok daha büyük hale geldi. Burada tonlarca yaklaşım var, daha meraklı genetiklerden bazıları, iki baskın genetik dizileme şirketi olan Illumina ve Pacific Biosciences gibi şirketlerden çıkıyor. Transgeniklerin kullanımı yaklaşık on yıldır yapılıyor ve CRISPR uygulama teknikleri hala hızla gelişiyor olsa da, CRISPR çok daha sık kullanılıyor. Üzerinde çalışmayı zorlaştıran darboğazlar nelerdir? Birkaç tane var, finansman büyük bir fon ama aynı zamanda germplazm, yani araştırmalarda kullanılabilecek bitki materyalleri konusu. Yeni veya gelişen bir tehdide karşı üremek için avcı (zararlı veya hastalık) ve av (ürün) arasında sürekli bir savaş vardır. Birçok bitki orijinal yerlerinde öldü, bu bir sorun çünkü bu bitkiler en büyük genetik çeşitliliğe sahip. Bu genetik çeşitlilik, mevcut bitkilerde yetiştirilebilecek ve onları zararlılara/hastalıklara karşı dirençli hale getirebilecek yeni direnç özellikleri bulmak için bir gereklilik. 

            Geleneksel tarım yöntemlerinde özel bir çaba şimdilik yok. Bu daha çok çiftçilerin birbirlerinden etkilenmesi ve geleneksel olarak ekim yapılan üründen devam etme gibi bir çabayı içinde barındırıyor. Bu özel girişimler için farklı alanların birbirleri ile bir çatı altında toplanmasını gerektiriyor elbette. Veri bilimciler, ziraat mühendisleri, kimyagerler gibi. Bu, geleneksel üretim alanlarında pilot alanlar belirleyip onların üzerinden yoğun bir çaba sonucu elde edilebilir bir çıktı olarak karşımıza çıkıyor.

 

 

              Sürdürülebilir Bir Dünya 

            İklim İçin 350 Derneği'nin Türkiye'nin en büyük 17 bankasını iklim değişikliğiyle ilgili 5 kriterde değerlendirdiği "Türkiye'deki Bankaların İklim Değişikliğine Yaklaşımı" raporu yayımlandı. Söz konusu 5 kriter şöyle: 1. Bankaların; Fosil yakıt varlıkları veya yatırımları, 2.Temiz enerji yatırımları, 3.Net sıfır hedefi, 4.Karbon ayak izi ve karbon nötr için hedef belirlenmesi, 5.Çevresel, sosyal ve yönetişimsel uygulamalar (ESG) ve benzer derecelendirmeler Rapora göre, Akbank, Garanti BBVA, HSBC Grup, ING Grup, Türkiye İş Bankası, QNB Finansbank, Yapı ve Kredi Bankası ve Türkiye Sınai Kalkınma Bankası olmak üzere Türkiye'de 8 banka kömürü finanse etmeyeceğini açıklarken, geri kalanların böyle bir beyanı bulunmuyor. Bankaların neredeyse yarısının "karbon nötr" veya "net sıfır" hedefi olmasına rağmen, uzun vadeli bu hedeflerin destekleyici kısa vadeli planlamalarına ilişkin bilgi bulunmuyor. Raporda, neredeyse her banka sürdürülebilirlik alanında çalışmalar yürüttüğüne fakat bu kapsamda hazırlanan sürdürülebilirlik raporlarının aynı formatta olmadığına ve farklı metriklere göre hazırlandığına dikkat çekiliyor. Türk bankacılık sektörünün iklim değişikliğinin yarattığı riski tam olarak ele almak için daha kat etmesi gereken çok yolu olduğu ifade edilen rapor, karbon ayak izi ve yenilenebilir enerji yatırımlarında hedef açıklayan bankaların bu hedeflerini bilim temelli bir yaklaşıma uygun olarak, kısa vadeli, ölçülebilir ve her şeyi kapsayan planlarla desteklemediğini gösteriyor.

            Agora Energiewende tarafından yapılan yeni bir araştırmaya göre, Batı Balkan ülkeleri yenilenebilir enerji, enerji depolama ve yeşil hidrojene yatırım yaparlarsa 2040 yılına kadar kömürü aşamalı olarak kaldırabilir ve 2045 yılına kadar karbonsuz bir enerji sistemine ulaşabilirler.

            Associated Press Haber Ajansı İklim ve Çevre Haberleri Direktörü Peter Prengaman, "Tanık olduğumuz kriz ve felaketlerin, iklim tazminatı konularına eğilme bağlamında ivmeyi hızlandırdığı kanısındayım." dedi. Associated Press Haber Ajansı İklim ve Çevre Haberleri Direktörü Peter Prengaman, son yıllarda sayısı artan iklim değişikliği kaynaklı felaketler nedeniyle, gelişmiş ülkelerin gelişmekte olan ülkelere sera gazı azaltımı ve iklim değişikliğine adaptasyon konularında yardımcı olmak için tazminat ödemesi tartışmalarının BM 27. Taraflar Konferansı'nda (COP27) ivme kazanacağı kanısında olduğunu belirtti.