Tarım 4.0 Politikaları Uygulama ve Araştırma Merkezi

  • Eyüpsultan Belediyesi

Eylül Bülteni

Projede Eylül ayında neler yapıldı?

            Projede Paydaş Bilgilendirme Seminerleri kapsamında; gazeteciler, tarım yazarları ve gıda sektörü iş insanlarının katılımıyla Eylül ayı başında bir kahvaltı ve arazi gezisi organizasyonu ile bir araya gelindi. Yaklaşık 70 kişinin katılım sağladığı seminerde Odayeri Ekolojik Yaşam Çiftliği ve Tarım 4.0 Politikaları Uygulama ve Araştırma Merkezi gezilerek İlçe sınırları içerisinde tarım ve hayvancılık kapsamında yapılan projeler ve çalışmalar tanıtılarak karşılıklı işbirliği çalışmalarına yön verildi. 

            Kentsel Tarım ve Permakültür eğitimlerimiz başladı ve Aralık ayı sonuna kadar devam edecek. Eğitimlere başvuru Eyüpsultan Belediyesi web sitesi üzerinden yapılabilmekte olup, hafta içi ve hafta sonu seçenekleri bulunmaktadır. 

            “Permakültür etik temelli, onarıcı bir sistem tasarım bilimidir.” İnsanların ihtiyaçlarını, yaşadıkları ekosistemin sağlığını koruyarak ve arttırarak karşılayabilen sistemler tasarlar ve yeni bir bakış açısı, çözüm yaklaşımı sunar. İnsanları eyleme geçmeye teşvik eder. Permakültüre Giriş, doğayla ve tüm canlılara birlikte çalışma ve yaşama felsefesinin detaylarını öğrenmek isteyenler için 2 günlük bir tanışma eğitimi niteliğindedir. Bill Mollison’un “Permakültür: Bir Tasarımcı Kılavuzu” kitabında yer alan konuları ele alan kurs aynı zamanda 72 saatlik Permakültür Tasarım sertifikası (PDC) kursunun da bir özetidir.

            Permakültür Tasarımcısı uzmanlar Evren Yıldırım ve Burcu Arıkan tarafından verilmektedir. Bu eğitimi tamamlayan katılımcılar Avustralya Permakültür Enstitüsü’nün internet sitesinden kayıt yaptırarak uluslararası permakültür ağına da dâhil olabilirler. Ayrıca katılımcılara Katılım Sertifikası da verilmektedir.

            Diğer taraftan girişimcilik eğitimleri için müfredat, içerik çalışmaları devam ediyor. Ayrıca odak grup toplantıları ve seminer hazırlıkları da sürüyor. Akıllı sulama sisteminin kurulacağı alan belirlendi ve kurulacak alanın mühendisler tarafından ölçümü, analizi gerçekleştirildi. Ekim ayı içerisinde kurulum gerçekleşecek ve Veri Temelli Uygulama Eğitimlerinden ilki olan Akıllı Sulama Sistemi eğitimleri verilecektir. 

 

Bundan Sonra?

            Önümüzdeki periyod boyunca, girişimcilik eğitimleri için bilgilendirme gönderileri paylaşılarak uygun tarih kararlaştırılacak. Üniversitelerin girişimcilik kulüpleri ile iletişime geçerek, hem tarımsal girişimciliğin üniversite öğrencileri tarafından nasıl karşılanacağı görülmüş olacak hem de katılmaya gönüllü gençler bir araya getirilerek bir network ağı kurulmuş olacak. 

            Akıllı sulama sisteminin kurulumu Ekim ayı içinde gerçekleştirilecek olup çiftçilere yönelik eğitim çalışmalarının da başlangıç aşaması gerçekleştirilmiş olacak. 

            Akıllı sulama sistemi eğitimleri; yağış, toprağın nem oranı, ürünlerin büyüme dönemlerindeki vejetatif ihtiyaçları ve tarlaların eğim ve toprak kalitesi gibi değişen mikro özelliklerine bağlı olarak tarla sensörlerinin kullanımı, ve sensörler ile damlama sulama sisteminin cep telefonları yoluyla dijital olarak çalıştırılması gibi başlıkları içerecektir.

Toprak İşleme Makinaları 

Geçtiğimiz aylarda kompost makinaları, kompost türleri ve yeni teknolojiler konu edinmişti. Bu bültende benzer alanlardan hareketle toprak işleme makinaları ve türlerine odaklanacağız. Toprak işlemenin geleneksel mantığının yanı sıra güncel yapısı arasındaki farklar belirtilecek. Artan maliyetlerin yanı sıra ülkemizdeki akaryakıt erişimini de hesaba katarak birtakım öneriler sunulmuş olacak. 

            Küçük tarihsel bir boyut ile ifade edilecek olursa geleneksel tarımdaki gelişim işgücünün yoğun çabası ile gerçekleştiriliyordu. Tarımsal üretimin dünya tarihindeki ilk gerçekleşen topraklarda bulunuyor olmamız, teknolojik ilerleyişi açıklarken bize yardımcı oluyor. Tarımsal üretim ve yerleşik hayata geçilen dönemdeki hububat ekimi ve biçimi kol kası vasıtası ile gerçekleştiriliyordu. Elde edilen hububat için yeni bir boyut kazandırılan teknolojik ilerleyişimizde karşımıza tekerlek çıkıyor. Tekerlek vasıtası ile birlikte çok daha kolay öğütülen ürünler unu elde etmemizde inanılmaz bir kolaylık sağlıyor. Tekerleğin kullanım alanının genişlemesi ile beraber, gündelik hayatımıza eşlik eden atlar, katırlar da bu üretimi yaparken bize yardımcı olmaya başlıyorlar. Hayvanlardan faydalanma alanlarımız genişledikçe, üretim olanlarımız da arıyor ve daha büyük alanları ekip biçmemiz olanaklı hale geliyor. Tarımda makineleşme fırsatları gelene değin üretimimizi hala yoğun emek gücü ve hayvanlardan faydalanarak gerçekleştirme devam ediyoruz. Özellikle Marshall yardımları ile birlikte ülkedeki hububat üretimi çok ciddi sıçrama yapıyor. Bunun temelinde de ülke topraklarının traktör ile tanışması yer alıyor. Traktörün aktif bir şekilde kullanması her ne kadar tarımsal çıktıyı arttırsa da, işgücüne olan talebi düşürmeye başlıyor. Böylece köyden kente göç dinamiği devreye giriyor. Bu aşamaların tamamında teknolojinin ilerlemesi ve hayatımızda söz sahibi olması yer alıyor. 

            Klasik olarak yukarıdaki anlatıya göre tarımsal devrimler tarım 1.0 ve tarım 2.0 olarak adlandırılabilir. Bu aşamaların sonrasında, nüfusun da artması ile birlikte gıda talebi arttığı için tarımdaki verimliliği artıracak yeni tarzlar meydana geliyor. Endüstriyel tarım için artık daha güçlü makinalar hayatımıza giriyor. Üretimdeki bu ilerleyişimiz ile birlikte daha sistematik ekim ve biçme, ekimi daha zor arazileri ıslah ederek üretime katma avantajları hayatımıza girmiş oluyor. Böylece bitki besinlerinin derinlikleri, yabancı ot kontrolü artarken, kimyasalların kullanım yoğunluğu ve gübredeki yapay kimyasal organizmalar da hayatımızın birer parçası haline geliyor. Bu aşamada devletler ve kurumlar bunun önüne geçmek için iyi tarım ve benzeri uygulamaları kimi yerde cesaretlendirici kimi yerde cezalandırıcı önlemler almaya başlıyor. Böylece tarım 3.0 ve uygulamaları da bazı sorunlara yanıtsız kalmış gibi gözüküyor. Özellikle artan gıda kıtlığı ve iklim değişikliği gibi durumlar için. Toprak erozyonu, nem kaybı ve yararlı toprak organizmalarının gördüğü zararlar, hem maliyetlere hem de çıktı miktarını etkilemeye başlıyor. Bu açıdan yeni teknolojik ilerleme ve cevaplar için birtakım araştırmalara giriliyor. 

            Tarım 3.0 yani endüstriyel uygulamalar boyunca kullanılan toprak işleme makinalarının en fazla toprağa zarar verenlerinden birisi de yıllar boyu kullanılmış olan pulluk, freze ve diskler. Kendi dinamiği içinde oldukça verimli gözüküyor olsa da toprak kaybı, nem oranlarının düşmesi gibi birtakım yan maliyetleri de beraberinde getiriyor. Pulluk ile birlikte toprağın altında bulunan ve nem tutmasına yarayan toprak katmanı, yeryüzü ile buluşarak hem karbon salınımını arttırıyor hem de su tutma kapasitesini azaltmış oluyor. Dolayısı ile tarım 4.0 teknolojileri bu aşamaya yardımcı olmak için gündeme geliyor. 

            Tarım 4.0 uygulamaları ve araştırmalarının temelinde yer alan bilinçli üretici ve tüketici networkünün kurulmasının akabinde, veri temelli ekim ve biçim tekniklerini cesaretlendirici tavır alıyor. Özellikle büyük ölçekli üretim yapılan sahalarda toprak işlemesiz tarım, 5 ile 10 yıl içinde verimi ve kapasiteyi arttırıcı özellikle taşıyor. Ancak bunun için kurumların cesaretlendirici adımlar atması şart. 

 

Sürdürülebilir Bir Dünya 

            Sürdürülebilirlik kapsamında dünyada birçok gelişme kaydedildi. Bu bültende ve gelecek bültenlerde, yalnızca tarım ile ilişkili değil, sanayide ve hizmet sektöründeki sürdürülebilirlik kapsamına girecek yenilikleri ve gelişmeleri paylaşmış olacağız. 

            Dünyada ileri gelen lastik firmalarından olan Pirelli, CO2 salınımları azaltılması yönündeki puanlama sistemin en yüksek notu alarak, çevresel raporlama iyi bir başarı elde etti. Bu değerlendirmede, doğal kaynakların yönetimi, emisyonların azaltılması, siber güvenlik ve sosyal-çevresel raporlama gibi başlıklar yer almakta. Ülkemizde de benzer hedefleri konu edinen Tekfen Grubu da NO2 emisyonlarını %90 azaltmayı hedefleyerek örnek bir adım atmış oldu. Su güvenliği ve ar-ge çalışmaları için çalışmalarını sürdüren Tekfen Grubu aynı zamanda su güvenliği programından A notunu aldı. 

            Aynı zamanda birçok yeni girişim fikri ön plana çıkıyor. Bunlardan birisi Returnr. Jamie Forsyth tarafından geliştirilen Returnr, tek kullanımlık ve çoğunlukla plastik ürünlerin yer aldığı paket servislere yeni ve sürdürülebilir bir soluk getirmektedir. İşbirliği yaptığı işletmelere yenilenebilir, paslanmaz çelikten yapılma kap ve benzeri ürünler göndererek kafe ve restoran gibi mekanlardaki ambalaj atıklarının önüne geçmeyi hedefleyen bir girişim olmaktadır. Bir diğer girişim fikri de ENLİL. Kerem Deveci tarafından geliştirilen ENLİL, yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelik bir girişim projesidir. Enlil Dikey Eksenli Rüzgar Türbini Projesiyle şehrin dinamiğindeki enerji kullanılarak yenilenebilir enerjiye dönüştürülmektedir. Solar panel destekli ENLİL yalnızca enerji üretmek değil aynı zamanda sıcaklık, rüzgar, nem ve CO2 ölçümleri de yapabilen sürdürülebilir girişim fikirleri arasında yer almaktadır.